Rus şairi Konstantin Simonov, bir tren istasyonunda ilk kez gördüğü Valentina Serova'ya deliler gibi aşık oldu ve evlendi onunla. Yıl 1943. Serova Rus sinemasının yeni yüzlerinden biri. Simonov yeni yüzlerinden Rus edebiyatının. Fakat patlıyor harp. Cepheye gidiyor Simonov. Her yer ateş. Sedyelerde genç ölüler. Serova'yı düşünüyor Simonov. Her düşen askerde kendini görüyor ve düşmemek için sarılıyor kalemine. Kağıda dokunur dokunmaz o büyülü cümleyi yazıyor kalem Şiiri bitirdiğinde izne giden bir askerle eşine gönderiyor Simonov. Asker bir kopyasını kendine aldığı şiiri bir gazeteye veriyor. Birden elden ele yayılıyor şiir. Ezberleniyor. Besteleniyor onlarca kez. Kader bu ya hiç tanımadığı bir askerin şarkısında duyuyor kendi sözlerini cephede Simonov.
Beklemek yasak! Fakat bekliyor Simonov ve Serova. Şiirde öyle bir yer var ki taşlaşmış gözleri bile çatırdatıyor.
bekle beni, dönecegim ben.
çok, çok, bıkmadan bekle!
sarı yagmurların hüznü basınca,
kar kasıp kavururken,
kızgın sıcaklarda _ bekle.
uzak yerlerden mektuplar kesilince
bekle beni.
birlikte bekleyenlerin beklemekten
usandıgına bakma, bekle.
bekle beni, dönecegim.
unutmak zamanı geldigini
ezbere bilenleri
hayırla anma!
varsın oglum, anam
hayatta olmadıgıma inansın,
ocak basında toplanıp
acı sarapla
yad etsinler beni.
sen bekle. onlarla birlikte
içmekte acele etme.
bekle beni; dönecegim,
bütün ölümleri çatlatmak için dönecegim!
“sansı varmıs.” desinler.
beklemedikleri için,
beni bekleyerek
düsman atesinden nasıl
korudugunu anlayamazlar.
sagkalısımın sırrını yalnız
senle ben bilecegiz _
bütün sır _ senin
baskalarının bilmedigi gibi beklemeyi bilmende.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder